Avrupa ve ABD, GDO'lu gıdaları etiketlemek için farklı yaklaşımlar benimsedi. Avrupa'da üreticiler, genetiği değiştirilmiş tüm gıdaları etiketlemek zorundadır. ABD'de, yalnızca önemli ölçüde farklı besinsel veya alerjenik özelliklere sahip gıdaları etiketlemek zorundadırlar.

Politikadaki bu farklılık, GDO'ların popülaritesini etkilemiştir. ABD'nin gevşek politikası, Amerika'yı dünya çapında GDO lideri yaptı. ABD'de şu anda 172 milyon akre GDO'lu ürün var ve Amerikan soya fasulyesi, kanola, pamuk ve mısırın yüzde 90'ı genetiği değiştirilmiş.

Güvenilir bağımsız uzun vadeli beslenme çalışmalarının yokluğunda, GDO'ların güvenliği bilinmemektedir. Giderek, tüketiciler meseleleri kendi ellerine alıyor ve GDO'lu ürünlerden vazgeçmeyi seçiyor.

GDO'lar konusunda tüketicilerin endişe duymasını gerektirecek bazı durumlar şunlardır;

• GDO'lar her zaman kapsamlı bir şekilde test edilmez. En kısa GDO test süreleri sadece 90 gündür ve çoğu kişinin korkusu tüm riskleri tespit etmek için yeterli değildir.
• GDO'lar alerjisi olanları öngörülemeyen şekillerde etkileyebilir.
• GDO'lar, kullanılan pestisit miktarını azaltmak amacıyla geliştirilmiş olsa da, bu her zaman böyle değildir. Yabani otlar ve bakteriler pestisitlere karşı dirençli hale geldikçe, çiftçiler mahsulün etkilenmeyeceğini bilerek güvenli bir şekilde daha fazla kullanırlar.
• GDO'lu ürünler genellikle açık bir şekilde etiketlenmez, bu da insanların
• GDO'lu ürünleri tüketmek isteyip istemediğine karar verme seçeneği olmadığı anlamına gelir.
• GDO testleri genellikle hayvanlar üzerinde bazı insanların hayvan haklarının ihlali olduğunu düşündüğü deneyler yapmayı içerir.

Tüm bu sebeplerden ötürü NON GMO etiketi ve sertifikasyonu özellikle tüketici satın alma kararlarında son derece önemlidir.

GMO Free ve NON GMO etiketi ve sertifikasyonu ile ilgili konularda ayrıntılı bilgi edinmek veya belgelendirme başvurusunda bulunmak için uzman ekibimize ulaşmaktan çekinmeyiniz.